25 Mart 2013 Pazartesi
Karakoçan Tarihi
Karakoçan Cumhuriyet dönemi ilçelerindendir. 1936 yılında ilçe olmuştur. Karakoçan`ın gerek merkezinde,gerekse civarında tarihi yönden önem taşıyan herhangi bir yerleşim birimi olmadığından, tarihi bilgileri içeren kaynaklar yok denecek kadar azdır. İlçenin en eski yerleşim merkezi,Osmanlı Dönemindeki OHİ Bucağı`na bağlı Tepe Köyü`dür. İnşaat yapımı kazılarında çanak - çömlek ve süs eşyalarının içinde bulunduğu mezarlara rastlandığı dikkate alınırsa, tarih öncesi değişik kavimlerin burada yaşadığı, höyük üzerine kurulmuş bir köy olduğu anlaşılmaktadır. Bugünkü Kalecik Köyü ve çevresi (Baraj Gölü altında kalan kısmı), eski Çan yolu ( Özlüce barajı yanındaki ) üzerindeki Değirmendere civarı, Roma dönemine ait bazı kaya mezarlarıyla dikkati çekmektedir. İlk çağda Hitit ve Urartuların bölgeye hakim oldukları bilinmekte ise de, buralarda onlara ait önemli eserlere rastlanmamıştır. Urartular`dan sonra bölge Medler`in, daha sonra Persler`in ve Romalıların eline geçmiştir. Bölge Roma Döneminde Sasanilerle Doğu Romalılar arasında tampon bölge haline gelmiştir. Karakoçan ve çevresindeki köylere yerleşen insanlar, komşuları Rumlar, Keldaniler,Süryaniler ve diğer gruplarla beraber yaşamışlardır. Tarihçi yazar Ali Kemali, Erzincan Tarihi adlı eserinde Halife Hz. Ömer Devrinde komutan Halid bin Velid tarafından Kiğı`nın ve dolayısıyla Karakoçan` ın da fethedildiğini belirtmektedir. Arap - Bizans, Arap - İran ve Arap - Türk savaşlarında savaş bölgesi olması sebebiyle Karakoçan ve çevresi bahsi geçen savaşların doğurduğu sonuçlardan nasibini almıştır. Selçuklu Komutanı Türkmen Çubuk Bey 1107 tarihinde Harput, Palu, Çemişgezek, Arapkir ve Eğin `i zaptederek Karakoçan ve çevresini de hakimiyetine almıştır. "Doğu illeri ve Varto Tarihi" adlı eserde Karakoçan çevresindeki aşiretlerin Horasan`dan geldikleri, aşiretinin Harzem Türkleri`nden olduğu yazılmaktadır. Karsıni (Bazlama) Köyü ve civar köylere yerleşenlerin Karsan Aşiretinden oldukları, bu ismin Kuman Kıpçak dilinden gelmesi bunu doğrulamaktadır. Okçular (Okçiyan) Köyü`nde Mezar-ı Selçuk adında bir yerin olduğunu söyleyen köyün yaşlıları, Okçu Yusuf`un Selçuklu öncü kuvvetlerinden olduğunu ve bunun Kırklar Hikâyesinde anlatıldığını söylemektedirler. Karakoçan ve çevresi Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat zamanında bu devletin sınırları içine alınmış, Anadolu`nun Moğol istilasıyla Selçuklu hâkimiyetinden Buldukani Beyleri` nin eline geçmiş, ardından Akkoyunlular`ın egemenliğine, daha sonra Safeviler`in hâkimiyetine girmiş, Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selim zamanında da Osmanlı topraklarına katılmıştır. Osmanlılar zamanında vakıf araziye dahil olan Karakoçan, devlet otoritesinin zayıflaması sonucu, vakıf yöneticilerinin ve toprak işleticilerinin eline geçmiştir. Karakoçan yöresinin 1. Dünya Savaşı ve sonrasında ülke savunmasında oldukça önemli bir yeri vardır. Bilindiği gibi 1. Dünya savaşı yıllarında Rus Orduları bugünkü Karakoçan - Kiğı sınırına dayanmıştı. Çanakkale Savaşları`nın kahramanı Osmanlı 2. Ordusu, Ruslarla savaşmak için doğuya kaydırılmıştı. Bu ordunun karargâhı Palu`nun Sekrat Köyü; Kurmay Başkanlığı Karargahı da bugün Karakoçan`ın Başyurt Bucağı`na bağlı olan Mahmutlu Köyü; İkinci Ordunun komutan vekili Mustafa Kemal Paşa, Kurmay Başkanı da İsmet (İnönü) Bey idi. Ordu ağırlıklarının bir kısmı , Karakoçan `ın sırtını yasladığı tepelerde ve daha gerilerde bulunmakta idi. I.Dünya Savaşı sonrası Anadolu `da kurulan Müdafa-i Hukuk Cemiyetlerinden "Vilayet-i Şarkiyye Müdafa-i Hukuk Cemiyeti" nin Erzurum Şubesi, aslen Karakoçan`ın Keklik Köyü`nden olan Avukat Hüseyin Avni Ulaş Bey ve arkadaşları tarafından açılmıştır.O yıllarda Karakoçan`ın Çan Bölgesi Kiğı Kazası vasıtasıyla Erzurum`a bağlı idi.Karakoçan`ın yetiştirdiği Milli Mücadele kahramanı Hüseyin Avni Ulaş Bey son Osmanlı Mebusan Meclisi `ne ve 1.TBBM `ne Erzurum Mebusu (Milletvekili ) sıfatı ile katılmıştır. 1936-1937 yıllarında Türkiye `deki yeni idari düzenleme ile Kiğı`nin Çan Nahiyesi ve Palu`nun Ohi ve Lahan Nahiyeleri birleştiriliyor, Karakoçan adı altında bir ilçe Elazığ İli`ne bağlanıyor. Karakoçan ismi aslında bugün de aynı adla anılan bir köyün adıdır.Ancak tespitlerimize göre dönemin bölge müfettişi Abdullah Paşa ilçe merkezi olarak düşünülen bu köyü bir bahar günü ziyaret etmiş, iklim şartları daha kötü, ulaşımı daha zor olan Karakoçan Köyü yerine her bakımdan daha uygun olan Ohi Bucağının Tepe Köyü `nü merkez olarak seçmiştir.Böylece Karakoçan adı yeni ilçenin adı olarak kalmıştır. Başyurt, Merkez ve Çan Bucağı olarak teşkilatlanan yeni ilçe merkezi başlangıçta ufak bir köy görünümünde iken Altınoluk, Yeşilbelen, Sarıbaşak ,Başyurt ve diğer civar köylerden yerleşmeler ile gün geçtikçe gelişmiştir. Sonraki yıllarda Karakoçan Köylerinin yanı sıra Kiğı, Mazgirt, Nazimiye, Palu, Varto, Bingöl ve diğer komşu ilçelerden gelenler günümüz Karakoçan`ını oluşturmuşlardır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder